top of page
Yazarın fotoğrafıAstroarif.com

BİR CHİRON HİKAYESİ

BİR CHİRON HİKAYESİ

İNŞİRAH EYLE YA RAB RUHUMUZA İNŞİRAH

Evet vardı yaralarımız

Dermanı bulunamamış, belki de şifasız

Arayıp da bulamadıklarımız nelerdi?

Ama bir yerlerde eksiktik

Sorun neydi?

Çaresizliğimiz mi?

Belki de korktuklarımız, kaçtıklarımızdı.

Hatta vardı sorgularımız, çünkü çoktu öğrenemediklerimiz.

Ve kırgınlıklarla kabullendiklerimiz

Dönüşümümüzün anahtarı mıydı?

Chiron astrolojide eksik yanlarımızı, yaralarımızı, kendimizle uyumlanamadığımız noktaları, ayrıntılara takıldığımız alanları, ölüme yakınlık ve ölümle farklı bir üst boyuta geçişimizi, şifalandığımız, şifalandırdığımız, bilgeliğe edinimlerle ulaştığımız ve diğerlerine de bu edinimleri öğrettiğimiz yere işaret eder.

İnançlarla ilişkili olan Chiron bir noktada yüksek inanç verirken, bir anlamda da inançlarda yaşanan hayal kırıklıklarına da vurgu yapar. Bazı astroloji de Chiron evlilik veren bir gökcismi olarak da kabul edilir.

Belki de sevgi bu Dünya'dan öbür aleme çıkış noktasında anahtardır.

Chiron Satürn ve Uranüs arasında kalan asteroid veya mini planet (gezegen) olarak da düşünülür. Bu sebepten planetoid de denir. Hatta kuyruklu yıldız olduğunu savunanlarda vardır.

Bu cisim 1 Kasım 1977'de keşfedilmiştir.

Sembolüne baktığımızda ise anahtara benzediğini görürüz.

Oval bir daire üzerinde K harfine benzeyen bir sembolü vardır.

Yörüngesi kararsız ve düzensizdir.

Dış merkezli yörüngesinde seyrini yaparken bazen Satürn'ün yörüngesinde Jüpiter ve Satürn arasında dolaşırken, asıl seyrine geçişte ise Satürn ve Uranüs arasında seyrine devam eder.

Bu sebepten Satürn ötesine geçişte bir anahtar olarak kabul edilir. Bu Dünya'dan edinimlerle kazanılmış her ne varsa anahtarla Satürn ötesine bizi taşıyabilir. Yani alemlerin anahtarıdır.

Chiron mitolojisinde yarı ölümlü ve yarı ölümsüzdü, bu sebepten ölümlülerin dünyasına da, ölümsüzlerin dünyasına da yabancıydı ve dışlanmıştı. Anne ve babası tarafından sentör olduğu için dışlanması ise ilk manevi yarasıydı.

Apollo'nun yetiştirdiği Chiron onu her anlamda eğitimli ve bilge olması için yetiştirmiş, bildiği her şeyi öğretmişti. Tüm ölümsüzlere ve sentörlere öğretmenlik yapıyor ve öğrenmeye de devam ediyordu. Zeus'un oğlu, yarı ölümlü olan Herakles (Herkül)'e de öğretmenlik yapıyordu ve öğrencisi olan Herakles sentörlerle savaşırken yanlışlıkla zehirli oklarından birini Chiron'a saplar ve yarı ölümsüz olan Chiron'u istemeden de olsa sonsuz ve tedavisi mümkün olmayan bir acıya terk eder. Chiron ahlaki kurallara, savaş eğitimlerine, bilgelik gerektiren tüm bilimlere, astrolojiye, müziğe, sanata ve özellikle zehirli okla yaralandıktan sonra tıbba hakim olmuştur. Yarasını iyileştirmek için bir çok bitki tedavisi öğrenmiş bu süreçte herkesin derdine ve hastalığına çare bulmuş ancak kendi yarasını bir türlü iyileştirememiştir. Sonuç olarak Prometheus'un yerine geçerek ölümsüzlüğünden vazgeçmiş ve ölümle acısını sonlandırmıştır.

Chiron'un keşif haritasına baktığımızda ASC 'de Yay burcunun yükseldiğini görüyoruz. Yöneticisi Jüpiter ise yüceldiği yengeç burcunda Ay ile kavuşuyor. Mitoloji de bir sentör olarak kabul edilen Chiron'un, yay burcunun sentörlerle ilişkisini bilenler için ASC'de yay burcunun yükselmesi daha anlaşılır olacaktır.

Nitekim Jüpiter'i de Zeus ile ilişkilendiren Yunan Mitoljisinde, Zeus'un Chiron'u ölümlü olmayı seçip, Prometheus'un yerine geçtikten sonra ölmesi ile yıldız olarak gökyüzünde ona yer vermesi Jüpiter'in yöneticiliğini yaptığı bir yükselene uyumlu olacaktır. Harita da Jüpiter'in retrograde (geri hareketli) olması da geçmişten gelen bu hikaye ile bütünlük kazanacaktır. Chiron'un keşfi bu sebepten sanki bir nevi varlığını Ay altı aleme (Ay yengeç burcundaydı haritada) kendini tanıtması olarak da görebiliriz. Chiron keşif haritasında yine geri hareketli ve boğa burcunda yerleşmiş. Boğa burcunun yöneticisi Venüs terazi burcunda ve yücelim yöneticisi Ay ise önceden belirttiğim üzere yengeç burcunda ikamet ediyor. Venüs terazi burcunda Plüto ve Kuzey Ay Düğümü ile kavuşum yaparak 10. Eve yerleşmiş. Bu stelyum enerjisi ve terazi burcu bir nevi Chiron'un Dünya'ya yeraltından (Plüto) ya da görünmeyen alemden gelip dengeleri ve mizanın varlığını hatırlatmak istediğini, gidelecek yolda toplumlara (KAD) adalet ve dengelerin kefesine karşı uyarıda bulunmak istediğini gösterir gibidir. Terazi burcu islami nizamda bu Dünya'dan geçişte diğer aleme açılan kapıda artık geçiş yapılan burç olarak kabul edilir. Yani Dünya'nın burcu artık terazi burcu olur. Chiron'un haritada 4. Evde yani yengeç burcunun kendi evinde ve Dünya'nın burcunda olması (bazı astrologlara göre boğa burcu Dünya'nın burcudur) ve hatta geri hareketli olması, bu Dünya insanına yine bu Dünya'dan geçtiğini, ancak bu geçişin bir son olmadığını, dönüşümle vuku bulan bir varlığın her zaman değerini sürdüreceğini anlatır gibidir.

Chiron ilginçtir ki Ay'ın şeref derecesinde yani boğa burcunun 3 derecesinde keşfedilmiştir.

Harita da Satürn ve Mars'ı aslan burcunda ve her iki planetin (gezegen) dispozitörünü (yönetici) ise akrep burcunda Uranüs ve Merkür ile kavuşum yaparak, astroloji de stelyum açı kalıbı adı verdiğimiz bir açı kalıbını oluşturduğunu görüyoruz.

Aslan burcunun yöneticisi Güneş'tir.

Yani haritanın Güneş'i akrep burcundaki yıldız kümesine eşlik ediyor ve Mars akrep burcunun yönetici gezegeni olduğundan Mars ile mutual reception dediğimiz karşılıklı ağarlama ile destek veren yerleşimdeler.

Dönüşümle ki bu dönüşüm acılı bir dönüşüm olmuştur) bir nevi ölüp yeniden var olmakla Uranüs ve Satürn arasındaki yörüngesinden haber vermek istemektedir.

Ölüm var ve hepimiz bir gün aklımızın almadığı bir alemde var olmaya devam edeceğiz.

Satürn ve Mars'ın Aslan burcunda yerleşmiş olması ise aldığı zehirli (Satürn) Ok (Mars) darbesi sonucu oluşan yara ile tanınmasını tam anlamıyla karşılamaktadır.

Hatta çıkan savaş sonucu yaşanan acı da bu semboliği tanımlamaktadır.

Chiron mitolojide gezinen, dolaşan anlamındadır.

Mitoloji bildiğiniz gibi efsanelerle oluşmuş kültürel hikayelerdir.

Kültürlere göre yaşanmış bazı hikayeler devşirilerek ve değiştirilerek kabul edilmiş olsa da bu yaşanmışlıklarını bertaraf edilemez kılar.

İslami inanışta Hızır (a.s.)'ı çoğunuz biliyorsunuzdur.

Ve hatta hıdrellez mitinden de anlaşılacağı üzere birçok kere bu Dünya'ya insanlar için yardıma gelen Hızır ve İlyas (a.s.) 'a vurgu yapacağım.

Hatta bir inanışa göre de Lokman Hekim'in de Hızır (a.s) olduğu ileri sürülmektedir.

Çünkü her birine benzer özellikler atfediliyor.

Bu bağlamda bakarsak Yunan mitolojisinde ki Hermes ve Asklepios'da aynı özellikleri taşıdıklarını okuruz.

Kişiler ve mitler birbirleri ile karışmış olsa da, taşıdıkları anlamlar açısından bakıldığında uydurma olmadıkları anlaşılabilir.

Hızır (a.s.)'da bir gezgindi ve birçok ilme sahipti.

Bu ilimleri de insanlık için kullanmaktaydı. Chiron'un hikayesine baktığımızda Hızır (a.s.) olabilir mi sorusu haliyle aklıma geliyor.

Hızır Arapça kökenli bir isimdir ve anlamı ''YEŞİL ADAM'''dır. Hızır (a.s.)'ın oturduğu kuru yeri yeşillendirdiği söylenir.

Ve yukarıda da yazdığım gibi boğa burcunun yönetici gezegeni Venüs'tür ve Venüs'ün rengi yeşildir.

Rivayete göre Ab-ı Hayat suyunu içmiş ve ölümsüzleşmiştir.

Bir rivayete göre de Hz. Adem (a.s.) ve Hz. Havva(a.s)'nın cesetlerini Hz. Nuh (a.s.)'a getirdiği için Allah'ü Teala tarafından çok uzun bir ömürle mükafatlanmıştır. Sürekli olarak gezen Hızır (a.s.) Chiron'un gezici ve dolaşan anlamına da karşılık gelir.

Öte yandan insanların sıkıntılarında, hastalıklarında, dertlerinde her zaman yardımcı olmuş, şifa kaynağı bulmuş ve insanlara birçok anlamda bilgi öğretmiştir.

Hızır (a.s.) ile ilgili geniş bilgiyi de araştırmanızı tavsiye ederim.

Benzerlikler sizin de ilginizi çekecektir.

İNŞİRAH EYLE YA RAB RUHUMA, GÖNLÜME İNŞİRAH

İnşirah; ferahlamak, gönül açılması anlamındadır.

Kur'an-ı Kerim'de 8 ayetten oluşmuş olan 94. Suredir.

Bismillahirrahmanirrahim

(Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin yaşamış olduğu sıkıntılarla ilgili bir teselli ve müjde babında indirilmiş olan bu sure bizlere de birçok anlamda uyarıcı niteliktedir.

Gelelim Chiron ile bağlantısına.

Ve İnşirah neydi, ferahlıktı, gönlün genişlemesiydi.

Nasıl bir ferahlık elde edilmekteydi?

Allah'ü Teala Resulüne

''Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi'' dedi.

Bu nasıl olur ki?

Burada bir müdahale vardır.

Bu bir nevi cerrahi müdahaledir.

Hasta doktorundan şifa istediğinde çekeceği tüm acılara rağmen o müdahalenin altında inlese de yatar.

Çünkü sonunda ferahlık vaki olacaktır.

İçinde acı, yara, dert, keder barındıran bu müdahale bir yüzleşmeyi de çağrıştırmaktadır.

Ve doktor hastasına sormadan da gerekli müdahaleyi yapmak durumunda kalabilir. Ferahlığa erişmek için önce temizlenmek ve arınmak gerekir, bu arınma her türlü anlamda düşünülebilir.

Hayatın her evresinde ve her alanı için geçerlidir.

Acılarımız, yaralarımız daima bizimle olacak ve eksik olduğumuz alanlarda sıkıntılar yaşayacağız.

Bir yandan yüzleşirken, bir yandan tedavi sürecine gireceğiz ki bu manevi ve hem maddi bedenin ve hem de hayati düzenin içinde var olanın tedavisi için gereklidir. Tüm süreç dahilinde dolaylı ve doğrudan yapılan müdahaleler bizim dönüşümümüzü, kendimizi ve diğerlerini kabullenişimizi de beraberinde getirecektir.

Chiron'un boğa burcunda iken keşfedilişi var olanın sabitliğini değiştirmenin zorluğunu gösteriyor.

Tabi Güneş'in akrep burcunda yerleşmesi de kendimizde var olanın bütünlüğünde dönüşümün Uranüs'le beraber hem beklenmedik zamanlarda olabileceğini, hem de öğrenilerek (Merkür ile kavuşumlu Güneş) ve farklı yollardan alışkın olmadığımız rutin dışı olanlardan gerçekleşebileceğine vurgudur. Kaldı ki Mars ve Güneş karşılıklı olarak kendi yönetimlerinde olan iki sabit burcun (aslan-akrep) ağarlamasında yerleşmişlerdir. Bu durum haliyle dönüşümün zorluğuna vurgu yapmaktadır. Chiron kendi yarasını iyileştirememiş, ancak diğerlerine bulduğu kaynaklar aracılığıyla şifayı sunabilmişti. Evet Chiron'un olduğu yerde kişi acısını, yarasını kabullenmek durumunda kalacaktır. Ancak kişinin kendinde şifalanmayı başaramadığı bu yerleşim, bir başkası aracılığı ile şifayı bulabileceğini de göstermektedir. İnsanlar birbirlerine bağlıdırlar, kaynaktan gelen aktarımla bu sebeple bu bağ reddedilemez.

Bir nevi doktorun tedavisini, müdahalesini mecburiyetler ölçüsünde, tüm dirence rağmen kabullenmek gibidir.

Chiron'un mitolojisinde kabulleniş ve dönüşüm, diğerinin yani Prometheus'un yerine geçmekle bulunmuş ve ölümle yıldıza dönüşmüştü. Bu ironi sizi korkutmasın, sadece var olanın bütününde size ölümcül gibi gelenin ardında çok daha büyük ve sizi asıl siz yapacak olanın dönüşümü olarak bakmalısınız.

Bir nevi empatik yer değişimin bağrında taşıyan bütüncül bir döngüden bahsetmekteyim.

Zor olanı başarmak, yarayı kabullenmek, elimizde olmayan nedenlerle çektiğimiz acılarda ve yara aldığımız alanlarda bir başkasından gelecek olan yardımın, bilinçli veya bilinçsiz, zor yoldan da olsa bizdekini temizleyebileceğini kabullenebilmek anahtarın açtığı bir başka kapıdır.

Ve tabii ki yaradana güvenip bize sunulanın ardında yatanda bambaşka sebeplerin olabileceğini kabullenebilmek sırrın belki de en kabul ediliridir.

Ameliyat, yaraya neşter vurmak, göğsün genişlemesi, temizlenmek ve arınmak, ardından feraha kavuşmak, dolayısıyla rahatlamak..

Peygamber efendimiz (s.a.v.) manevi bir ameliyattan geçmiştir. Bu ameliyat kolay olabilir miydi?

Hele ki acısız olması mümkün müydü?

Yaradan meleklerine emreylemiş ve manevi alemde, gerekli temizlik yapılmış, neşterle göğüsün içinden alınması gerekenler alınmıştı. Bunun için izin alınmamıştı.

Çünkü yaradan Resulü için gereken ne ise zaten bilmekteydi. Bizim durumumuz da böyledir. Bizi yaradan bizi bizden iyi bilir ve elbet gerekli olanla bizi biz olmamız ve habislenmiş olanın temizlenmesi için, temizlenemeyenin temizlenmesi için bizim yapamadığımızı başka vesilerle hayatımızda yapmamız adına karşılaştığımı olay veya kişilerle bizlere sunmaktadır.

Kolay mıdır? Hayır elbette değildir, keyifle ameliyat masasına yatılmaz.

El Cebbar ism-i şerifini yani esması nı bilenleriniz vardır. Manası; Allah'ın dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olması, kullarının işlerini yoluna koyması ve eksikleri gidermesi, kırıkları onarması ve dertlere derman vermesi.

Çok büyük ve azametli padişah olmasıdır. Yaradan elbette aklımızın almayacağı büyüklük ve azamettedir.

İnsanlar, hatta tabiatta var olan her mahluk ve evrende olan her cisim silsile halinde birbirlerine bağlıdır.

Tek olarak yaratılmadık ve teklik yaratılmış olana mahsus değildir.

Birbirimize muhtaç olduğumuz bu alemde nasıl olurda birbirimizden uzak kalabiliriz ki?

Chiron neydi? MİFTAH-ÜL ALEM'di.

Alemlerin anahtarı ve alemlerin kapısını açandı. Bu alemler zincirinde ki bağlantıda

Satürn'ün yörüngesinde Jüpiter ve Satürn arasında da Güneş'e en yakın olduğu zamanlarda seyr-ü seferini yaparken, bir de Satürn ve Uranüs arasında ki yörüngesinde seyr-ü seferini yapmaktaydı.

Bu seferlerde felekler arası gezerken Miftah-ül alem olan Chiron (Şiron) terazi burcunun yücelimi olan Satürn ile sürekli irtibat halinde olmaktaydı.

Terazi burcunun kıyamet gününden itibaren islami nizamda Dünya'nın burcu olacağını ve artık mizanın kurulacağı zamanda burç olarak kabul edileceğini

Bu sebepten dengeler adına da gerekli olan mizandan da bahsediyoruz. Satürn'ün sınavlarına tabi olmuş olan bizler, sınavlar sonucu edinilmiş acı ve yaralarla baş edemediğimiz evrede Chiron'u bir araç, anahtar olarak kullanmak durumundayız.

Çünkü Chiron beşeri felek olan 7 kat feleğin geçişinden sonraki feleklerde bir girizgahtır ve bu girizgahın kapısını açan bir anahtardır. Bunu yörüngesinden dahi anlayabilmekteyiz.

Acı bitmeyebilir, yara iyileşmeyebilir. Hem manen, yani ruhen hatta gönle zerk ederek ve hem bedenen acı içinde ve yaralı olabiliriz. Dışlanmış, yabancılaşmış da olabiliriz. Kendimizi birçok anlamda yetiştirmiş ve ya yetiştirilmiş olabiliriz. Eksik yanlarımız, noksanlarımız, inançlarımız, reddettiklerimiz , takıntılarımız, saplantılarımız, kısacası tüm yönlerimizde ki sıkıntılı ve halletmekte zorlandığımız her yönümüze dair kapının kilidini sıkıca kapatmak yerine şifayı, temizliği, hatta bir nevi ameliyatla gelene dönüşümlerimizi kabullenelim. Başkalarının bize destek vermesine izin verelim, şifalandırdığımız kadar şifalanabiliriz unutmayalım. Bir bütünün zincirindeyiz ve kırılan yer mutlak suretle istesek de istemesek de onarılacaktır

Bir not olarak; Tüm gezegenler sadece aracıdırlar, bu vazifeyi onları ve bizleri ve tüm evreni yoktan var eden Allah (C.C.) vermiştir.

Sevgilerimle

Gülşen Oguz


BİR CHİRON HİKAYESİ

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Akrep Burcu Sırları

Akrep Burcu Sırları Güneş Akrep Burcunda Bu sabah güneş 7:57 itibariyle akrep burcuna geçti. Akrep burcu enerjisi ile dolu bir ay bizi...

Comments


bottom of page